tüm geçmiş yazılarımı
topladığım kırmızı renkli defterimin kayboluşuna serzeniş..
ruhun acıkır ama
gecenin uygunsuz vaktidir hep yemek yemek için,
iç sesler
arasında öz sesimi kaybettim,sesimi bulmak istedim, içerde dudağını büzmüş
ağlamaklı çocuklara ekmek, balon,şeker,çikolata vesaire dağıtmak isteği ile bir
taşım içsel kaynamak,vicdanımı kurcalamak, ,tadı damağımda kalmış ve
popüler olduğunu düşündüğü için yayınlarına son vermiş şizofrengi dergisini tekrar
okuyup sayfalardaki eskimiş izleri aramak istedim.
öyle ya
şizofrengi bana İstanbulu,okuldan çıkıp maçkadan yürüyerek indiğimiz Beşiktaş
sahilini,arkadaşlarla ders çalışma bahanesi ile biraraya geldiğimiz hırka-i
şerif manzaralı teras sohbetlerimizi,martıların ağlamaklı seslerini,taksimde
büyükparmakkapı sokaktan aldığım sarı sayfalı eskimiş kitapları,çalışıp ilk
paramla aldığım ilk fotoğraf makinem maşuk’u,vapurdan el salladığım yaşlı
balıkçı amcayı,istiklal caddesinde yürüdüğümüz bahar günlerini, yurdun terasından seyrettiğim okulun bahçesinde teneffüse çıkmış bağrışan çocukları, okuldan çıkıp çalıştığım papirüs dergisine koşarak gittiğim
öğleden sonralarını, yurt günlerimi,sık sık otobüse binip terkettiğim İstanbulu, kavuştuğum Ankarayı, hala aynı anılarda konuşup güldüğümüz
dostlarımı,bir sokağın sonundan beni karşılayan deniz parçasını görmeyi
özlettiriyor.
özlemlerim ne kadar organik ve somut kendilerinden bahsetmemden hoşlanır gibiler.
ruhun en dışlanmış rahatsızlığı şizofreni ile tenin en dışlanmış rahatsızlığı
olan frenginin biraraya gelmesiydi bu dışlanmış hisler toplamı, tatlı bir
süreli birliktelikti ve dışlanmış bir sürü söylem, kuşkudayım, okuduklarımı
biriktirdim ama koruyup saklayamadım,İstanbul aromalı anılarımı.
Kimdi lacivert leylak
öykülerin sahibi??..kim vermişti o kitabı bana,kim yazmıştı; adı sema.. hiç
ulaşamadım,belki kafka nın minnacık evinde saklanmış kendini
dinleyip yazı yazıyor,ne şekilde intihar ettiği pek anlaşılamamış Virginia nın
dalgaları arasında kaybolmuş kendine koşuyordu belkide, sanırım ben gördüm.
Neyse kısa kesmeliyim, anoktazim yok. sadece bir dostum geldi sohbet ediyoruz işte söyleminin tam içerisindeyim o kadar..
Neyse kısa kesmeliyim, anoktazim yok. sadece bir dostum geldi sohbet ediyoruz işte söyleminin tam içerisindeyim o kadar..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder