6 Nisan 2015 Pazartesi

kızım benim..

Zülal 2,5 yaşında..
Zülalin boyu,kilosu,bilişsel gelişimi,ince,kaba motor gelişimlerinden bahsetmeyeceğim.
anne kız birbirimize yaklaşımlarımız, değişen hayat ve etrafımızda olup bitenler karşısında aldığımız sabit konumlarımız  hakkında bu yazı..








Benim için önemli olan Zülal’in algıları ve duygu dünyası.


Zülale bebekliğinden itibaren etrafındaki  insanlar,doğa,ağaçlar,kuşlar,güneş,yıldızlar,bulutlar ay,apartman görevlisi dursun amcasının oğlunun kara kedisi zeytin (zülal kediye peynir zeytin diyor),dışarda başıboş dolaşan köpekler vs. hakkında hep hikayeler uydurdum,bu hikayeleri anlatmak hem bana iyi geliyordu,hemde kızımın hayal dünyasına.



zülal sevgi dolu, hafifçe yükselen ses tonundan ürken, susan ve küsen bir çocuk; yumuşacık ses tonundan çokça hazzeden,komplike uzun cümleler kurulsa da bir şeyi açıkladığında anlayan, ısrar etmeyen bir tatlıcık melek.
 biz iki kız 2,5 seneyi birlikte doya doya yaşadık, biz bize doyduk; iyiki 
yapmışım,iyiki onu kendi duygu ve düşünce dünyama göre besleyip büyütebilmişim,bana ne mutlu.


deniz duyu havuzumuz








anne kız el izlerimizden tavuklarımız


şeker ağacımız
                                                                                                       

banyoda boya keyfi
                                                             
obleck
                                                                                                                                                          



buzda keşif
                                                                    
                                                                                                             


zülalin şemsiye sevgisi

                                                                                                                                    


uzay duyu torbamız
                                                           
zülalin sürekli bişeyleri başka bişeylere benzetme durumu sözkonusu, kapının üstündeki yuvarlak şekli gösterip anne bak dünya diyor,tombul bir havuca üçgen, patlamış mısır tanesine ahtapot, legosunun halıda bıraktığı izi gösterip aaa kare diyor,benim her sabah içtiğim bir tam birde yarım hap tanesine bakıp,bu aydede,buda daire diyor,zaten okul öncesi çocuklarının görsel uzamsal zekaları çok iyi ve gelişmeye müsait olurmuş,hatta biz yetişkinlerinkinden çok daha güçlü bir  algı özellikleri var.bende elimden geldiğince onu desteklemeye çalışıyorum,siyah belli belirsiz bir yuvarlak çizip bak elma diyince,siyah elma olmaz ki ama demiyorum,onun elma olduğunu destekliyor ve siyah elmasını  beğeniyorum.bişeyleri alakasız bişeylere benzetse de bende  benzediğini söylüyorum,böyle söylemek beni mutlu ediyor ve bence onun hayal dünyasını destekleyip,geliştiriyor.
Çok fazla şarkı biliyor yaşına göre,türkçe ingilizce çocuk şarkıları. geçen gün twinkle twinkle little star şarkısını söylerken yarıda kesip daha dün annemizin kollarında yaşarken şarkısına geçti,anlayamadım önce sonra fark ettimki iki şarkıda aynı melodiyle yazılmış,müzikleri aynı,bunu farketmesi,kurduğu bağlantı çok hoşuma gitti.
En sevdiği ve söylediği şarkılar;  
köpek uçmak istemiş,
itsy bitsy spider,
one little finger,
five little monkeys,
sen hiç gördünmü üç kulaklı bir adam,
sabah uyandım hapşu,
pazara gidelim,
put on your shoes,
skidamarink a ding a ding,
yağmur yağıyor,
bir gün bir çocuk,
minimini bir kuş,
hoplayalım zıplayalım elmaları toplayalım,
london bridge is falling down,
İngilizce alfabe şarkısı,
wheels on the bus,
kırmızı balık,
go away big green monster,
alibabanın çiftliği,
old  macdonald had a farm,
rain rain go away,
bingo,

sar makarayı sar,

baş parmağım nerdesin,

finger family,

ördek ailesi,

twinkle little star,

yemek duası,
at alkışı parmak oyunu (bunu benden dinlemeyi seviyor),
serin esen rüzgar (benden dinliyor uyumadan önce,bu şarkıyı bende  seviyorum, bana çocukluğumu hatırlatıyor).Şimdilik hatırladıklarım bunlar.
ona aldığım kitaplar sayesinde benimde hayal dünyam gelişti ve anne olduktan sonra bende değiştim,resim yapamadığımı sanıyordum azda olsa yapabiliyormuşum hayret, görsel yaratıcılığım fena diğilmiş, iyi kurgu yapabiliyorum artık,sanki beynimin kullanmadığım ayrı bir lobu varmış ta artık kullanıma açılmış gibi bir garip his içerisindeyim. bende büyüdüm.
artık bende eski ben diğilim değiştim ve kendimdeki bu değişimi sevdim. biz çocukken hatırlayabildiğim kadarıyla  kitaplarımız pek olmadı, yada biz erişemiyorduk, işte bu sebeple ertelediğim açlığımı zülal le ve ona oluşturmaya çalıştığım kütüphanesinin sevimli kitapları sayesinde  doyuruyorum, ahtapot olmaktan sıkılan, sekiz kolu olduğu için kıyafet giyip çıkarmaktan bıkan yavru ahtapot  ninoyu, bale yapmak isteyen köpeğin çaresizliğini, krep yemeyi çok seven mor gergedanı, arkadaşı martı gibi uçmayı isteyen penguenin kısa hikayesini uçamadığı için yaşadığı hayalkırıklığının kazancını martı ile dostluğunu pekiştirerek yaşamasını ,balcan ın hikayelerini (markette kaybettiği annesini arayan ve ağlayan balcana üzüldüğü için kitabın arka sayfasını açıp, annesini parmağı ile göstererek ‘bak anne burda,burda..’diyor zülal ,balcana yardım etme çabası öyle tatlıki), bahar gelince eriyen kardan adam dost pamuğunu, küçücük bir tırtılken çok yiyip şişmanlayıp,kozasında uyuyan ve uyanınca çok güzel bir kelebeğe dönüşen aç tırtılı, kızım 1.5 yaşında iken abone olduğumuz ve her ay evimize gelen meraklı minik dergilerini çok seviyoruz ve zülal kitaplarına sarılarak uyuyor geceleri.



oyun hamurlarından çiçek,kuş,kedi vesaire yapmıyoruz hiç, aslında saçma özgün sanat eserleri oluşturuyoruz daha çok, içlerine boncuk,çubuk,fasülye,oynar göz,takma ağız, burun gibi malzemeler koyup saçmalıyoruz. boyalarla sınırlı boyamaya zorlamıyorum,sınırsızca ellerini yüzünü kirleterek boyamasına izin veriyorum,krem şantilerle,meyve jöleleriyle,unlarla,nişastalarla ve bunların içine kattığım garip materyallerle hazırladığım duyu havuzlarıyla duyularını doyurmasına,tanımasına,hissetmesine fırsat veriyorum, etraf çokça kirleniyor,ama önemli diğil ben temizleniyorum  etraf kirlendikçe, zülale hazırladığım bu küçük  hınzır oyunlarla bende eğleniyorum.zülal in resim çizebilmesini,sevmesini çok isterim.bu yaşta normalmidir bilmiyorum ama geçen gün resim defterine kocaman bir yuvarlak çizip içine göz,burun ve gülen bir ağız çizdi,yanlarada birer çizik atıp kulak yaptı,bildiğin surat oldu işte,yani ne diyim be kızım bende ancak bu kadarını çizebiliyorum, çöp insan ve diğerleri..ne diyelim bize bol resimli günler olsun.
zülal e dair bir günlük tutuyorum aslında günlük diğilde haftalık,üç haftalık,aylık bir süreli yayın şeklinde. saklıyorum; yaptıklarını,söylediklerini,duygularımızı saklıyorum bu deftere,sonra okuyalım,hatırlayalım,gülümseyelim  diye..anılara yatırım yapıyorum.umarım güzel günlerinde okuruz bu sayfaları kızımla..

                                                                                                               yün bereli penguen


Sanat, çocuklara sorunların birçok şekilde çözülebileceğini öğretir. Çocukları sanat yaklaşımındaki özgürlük, merak ve macera duygusu bir kez bastırılırsa tekrar öğrenilmesi kolay olmaz. Çocuk sanatı bir kere kopya çalışması gibi görmeye başlarsa, yenilikçi sanat üretiminde ve bağımsız düşünmede esas olan yaratıcı ruhu tekrar yakalaması hiç de kolay olmaz.”  

                                                              Susan Striker "çocuklarda sanat eğitimi" kitabından








Hiç yorum yok:

Yorum Gönder