Nerde diğilsem orda
olmak istiyorum..
Eşyaya bağlı olmak hali..
hissettirdiği duygu,
yalın ve kalabalık..
yalın hüzne, kalabalıksa
aklımdan çıkaramadığım binlerce yaşanmışlık kalıntılarına ait.. ait hissetmem
kendimi kapısı kapalı odalara, banane, ses taşsa bile ait hissetmem,bir
başkalık hali,yabani..
başka bi yerde
olmak,rahat hissedeceğim yere koşmak,varacağım yeri hayal ederek,huzurumdan
taşarak yol almak hali olsun isterim yüzümde, mutluca hissettiğim günlerin
hayali. tüm hüzünler yol kenarlarında,görmezden geliyorum bakışlarımız
karşılaşmasın diye. engelle bu durumu engelle. daha çok yol var ve etrafta çok
hikaye,hepsine tanık olcam, ağlıycam yine ,gerek yok hiç göz göze gelmeyelim, daha
çok koşmanı sağlayacak türden bir soğuk
nefes ensende..mars a gidecek olanları düşünüyorum, dönmeyeceğini bile bile gidecek
olmalarının derinlik hissi..
şekilmi forma
gider,form şekilemi döner yavaşça,hangisi terk eder bulunduğu yeri,hangisi
kendinden göç eder.
acı var dünyada,toprak
bile kusmak istiyor,kurtulmak istiyor bu acıdan,istemeye istemeye içine
aldıklarını,sesleri,sözleri çıkarmak istiyor içinden..
sesleniyor da duyamıyoruz..
tüm coğrafyaların anneleri,
yaşlarınızdan tuzlu bir deniz her taraf,bu denizden
kara parçalarına sığamıyoruz, taşıyoruz siz denizinizden taştıkça..
bir arkadaşım yazmıştı;
‘kadınlar acılarını şişe kırığı cam kanı ta içlerinde yaşarlar,bize
kalansa taşan damlalardır….’
tinsel şiddetin sesi gökgürültüsü
sesinde kayboluyor, tadında kara delik dolu gökyüzü tadı var,soğuk.
ait diğilim bu
hüzünlere,gereksiz bir sürü ses arasında artık hiç duyulmayan gerçek seslerin hissedilmeyen
şiddetinde daha ne kadar ve ne tür bir yaşam sürdürürüz ki.
çocuklara güzel dünya bırakma, ‘hepimiz eşitiz
aslında’ nutuk özetleri bomboş söylemlerden, yasa tüküren koca kafalı sürüden sıkıldım.
ceviz kabuğundan yelkenli yapıyorum artık,
ceviz kabuğundan
yelkenli yapmak istiyorsan, dik durup yüzmesi için içini mumla doldurman
gerekir,
gemini yüzdürmek istiyorsan
eğer..
çocukluğun ruhtan
devşirdiği milyonlarca yaşam kıvrımının karakteri oluşturduğunu ve bu
kıvrımların kişiyi ben’inden çıkarıp yaşamın öte tarafına fırlatıp attığını bilmeyen,yaşam
verdiği canlının masum dünyasına yapayalnızlık ve korku ekip yıllar sonra şiddet
ve gözyaşı biçtiğini bir türlü anlamak istemeyen ebeveynimsigillerden,
kızlarını gizli sevmiş; güvensiz kaderlerinde yalnız bırakmış babalardan, her
konuda fikri olan ama okumayan, araştırmayan insanlardan ,acıdan zevk alanlardan,
hoyratlıktan, kekremsi erkek dünyanızdan bıktım.
bunlar feminist lakırdı
diğil, tiz ses.ne kadarda rahatsız edici öyle ya. bu seslerde doğru nefesler de
mevcut lütfen dinleyin.
değiş , dönüş, içine
ağla, şifana git, beynine, yüreğine, acı vuran ellerine sür..
dünyada yaşayan hiçbir maddeye
zarar vermeye hakkı yoktur kimsenin.
Her maddenin enerji
olma hakkı var.
. . . her defasında
insanlığa,
kendi kişinde
olduğu kadar
başka herkesin
kişisinde de,
sırf araç olarak
davranacak
biçimde eylemde
bulun.
I. Kant
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder