Kızım daha küçük bir bebekken
pencerenin yanında durup; “bak bunlar bulut,bunlarda kuş ailesi,senin
kuşların,şurda duran yeşil büyük şeyde
bir ağaç,aaaaa yavru köpeği gördünmü bak telaşla annesinin yanına koşuyor” gibi
tek taraflı sohbetler yapmak çok hoşuma giderdi,aslında tek taraflıda olmuyordu
sanırım bu sohbetler,ben hecelerle konuşuyordum kızım da bana ses veriyordu,ilgiyle
anlattıklarımı dinlemiş,bulutlara uzun uzun bakıp gülümsemişti,ne güzel
bir duyguydu,benim binlerce kez görüp te bakmaya alıştığım birşeye onun ilk kez
gördüğü için bir mucizeye bakıyor gibi bakması.
zülal le böyle çok an’ımız oldu
hepsinde arınıyordum tepeden tırnağa,umudum
öyle çoğalıyorduki o anlarda sanki bu taşkın duyguyla bir milyon küsür çocuğu
sevgimle sarıp sarmalayıp acılarına merhem olabileceğimi düşünüyordum..çocukların
hiç acısı kalmayacaktı, örneğin parmağı hafifçe dolabın kapağına sıkıştığı için
büzülen dudaklardan ibaret sıyrık acıları olacaktı sadece. diğer tüm
mutsuzlukları hoooop merhemin içine saklanmış,merhemim çok tesirli ,çocukların karnı hep tok, öpülmekten saçları kabarık ve bozuk olacaktı.
Zülal: Anne bak aydede yok,
Anne: Evet hava çok soğuk olduğu
için bu gece dışarı çıkmamış sanırım,
Zülal: evindemi,
Anne: evet
Zülal: Hastalanmışmı,
Anne: sanırım hastalanmış,
Zülal: Anne yıldız nerde?
Anne: evinde arkadaşı aydedeye
bakıyor,
Zülal: Yıldız aydedeye yemeğini
yediriyor,ilaç içiyolar,aydedenin ateşi var,yıldız onu duşa sokuyor.
bi ara aydede göründü..
Zülal sevinçle; anne bak, aydede
dışarı çıkmış anneannesine gidiyo, ohhh anneannesi ona mısır patlatacak..
yün bereli penguen
yün bereli penguen