Kirliydi yüzün, topraktan
gelen saflıktan bir nebze yoktu gözlerinde. Aç gibiydin, yoksundun; açlıkla
mücadele eden tereddüt bakışlar indi göz kapaklarından aşağıya.Bir ben
gördüm,sen telaştan fark edemedin. Mutluluğun tanımını işte o an en iyi sen
yapabilirdin. İstemedin. Yaşamının
ederini düşünmeden, hiç kıyas yapmadan öylece kalıp an’da mutluluğunu
düşünseydin tek bir an.
Nasıl olurdu mutlu anlar, severekmi, nefretlemi..
Öz’ünden tamamen uzaklaşıp başka başka davranışlara, sözlere alıştığında esir
olmuştun.Sanmakta kolay dersin belki. Herkesle diğil, her zaman diğil
evet. Bilseydin keşke kendinden uzağa en yakın mesafeler sana. Çok tezat
sebepler bunlar, yorucu, engin, sana tezat ve boğucu. Ben burdayım an’da ve
kendi yanımda. Kendimden çoktan uzaklaşmakla yakınımdayım kendimin,hem de
severek, bilerek ve isteyerek. Bilgi gerektirmez insan olmaya, Çok okumak, çok
dinlemek, çok gezmek gerekmez. İçten gelen bir rutin gibidir insan olmak,
insanım demek. Garip diğilmi.
Kendini sevmek, yaradanı sevmek onurudur
insanın. Geriye bişi kalmıyor insana, sana, bana. Alıştınız siz, çoktan alışmışsınız
dünyanın keşmekeşine, debdebesine. Çember dışı, çember içi,hepsi bir..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder