17 Kasım 2015 Salı



Bugün ne kadarda güneşe benziyorsun, benim güneşime. yüzün gülümseme. kaçamak cevaplar gibi yanılgılı sebepler sunuyor bana, kausu çözmüşsün gibi bir rahatlık seziyorum göz bebeklerinde. ağlamaklı gülümsemelerin yapışıyor yüzüme. gerçek ağlamalar gibi tuzlu bir hissiyat sunuyorsun bana. alıp almamak bana kalmış; senden gelen iyi birşeyde seni boş çevirecek değilim, susuyorsun ya diyorsunki ‘ağlayışıma eşlik et’ ama  kibarca diyorsun bunu, tüm nekaketinle..
olur diyorum, sorun etmiyorum gündelik  acıları. ağlarım seninle.


Büyüdüm ben belki bilmezsin, fotoğraflarıma bakınca gördüğün çizgilerim aynı, gülüşlerimde. çok derin bakarsan gülüşlerimden inebilirsin ruhuma, ruhumun değişen dansına eşlik edebilirsin. söylediklerime katılıyorsun artık sezinliyorum, ne kadarda serpilmişim diğilmi? egosantrik bir çocuk değilim artık, ilkel insanda değilim, beni zorluyor bazı birçok şeyler ve kendimi anlatmak ihtiyacı hasıl oluyor ne biliyim, bu da beni sürekli kendini anlatma derdine düşmüş insan belki egoist yapıyor. banane... biraz  egosantrikim, masumiyet telaşı çekmeyen çocuk gibi. yaz akşamlarında yağan yağmuru seviyorum ve yağmur yağıyor, ardından çıkan çift taraflı gökkuşağını seviyorum gökkuşakları beliriyor, içim çokça sıkıldığı bir gün ‘bişeymi olacak acaba diyorum’ insanlar ölüyor toplu olarak, acı beliriyor.
bunuda biliyorum, sezgilerim o kadar ayrıntıcı ki gündelik telaşlarımda sıkıntılı saatler geçiriyorum, nihayetinde radikal hissiyatçıklara kapatıyorum kendimi, sadece huzuru istiyorum şükretmeyi. bazende aşkta kaybolmak istiyorum, aşkı yastık edinip kendime uyumak istiyorum sadece.

aynı şeyi düşünüyor herkes; güneşe benzemediğini
herkes yanılıyor, sen güneşsin, benim tekil güneşim.





                                                                             yün bereli penguen




















Hiç yorum yok:

Yorum Gönder