23 Haziran 2017 Cuma



Paleolitik ten kalma tasımız, tabağımız, kildir kendileri..




Kazı ve renkleri çıkart..




Buz, gıda boyası, su ve damlalık.Eller işbaşına.







hadi kızım volkan yapalım, dinazorlarımız da var ohhh.. gözlerde  ışıltı..






Sebze kurutucuyla boyama ve batik.



çevir bakalım şimdi.







Gruplandırma işleri biraz..




Bu köpekli oyun çok güzeldi, bir çarkıfelek var, ortasına raptiye ve ataç takıp döndürüyorsunuz,
hangi şekle denk gelirse kulübeye işaret koyuyorsunuz, Zülal ponpon koydu..



 aynı çarkıfelek sistemini buraya da kurduk.



Bu oyunda sayı sayma ve rakamın olduğu yere mandal takılıyor.



Canlı-cansız oyunu



Tübitak ın böcekler kartları vardı evde, scavanger hunt oyunu yani avcılık oynadık. Listedeki hayvanları kartlarda bulmaya çalıştı Zülal.





Bundan aylar önce boraksla kristal deneyi yapmıştık, başarılı oldu, kristallerimiz hala yaşıyor. Bu deneyde önemli olan suyun kaynar  olması ve boraksı iyice karıştırıp homojen bir çözelti elde etmek.  Şekil verdiğimiz şönilleri kaleme iple bağlıyoruz. Suyun içinde asılı kalması kavanozun tabanına değmemesi gerekiyor. 8 saate kadar kristaller oluşuyor ve parlamaya başlıyor. Çok zevk aldık hem Zülal hem de ben.
























DUT
KİRAZ
HAZİRAN..
























16 Haziran 2017 Cuma

aforizmalar



Ormanda yaşayan bir hayvan olsaydın hangisi olmak isterdin?
Zülal: Domuz
Nedenki?
Z: Çok tatlı memeleri var, yavrularını besliyorJ





Z:Anne dışarı çıkman gerekiyor ama botların yok napardın?
Anne: Ee sandaletlerimi giyerdimJ)
Z: Hayır hiç ayakkabın yok nasıl çıkacaksın dışarı?
A: Hııım ayaklarıma poşet geçirip bağlardım.
Z: Annee poşet yırtılır ama taş falan cam ayağını keserse sonra..
Sevimli..
En iyisi dışarı çıkmıyım benJ



Bir balonsun sen zülal nereye gitmek istersin?
Z: Denize..



Zülal,ağaca bak ne kadar büyük,
Z: Evet, sekoya ağacına benziyor..





Zülalle evcilik oynuyoruz,ben onun evine misafir gitmişim,sohbet ediyoruz ve ben yaşlı bir kadınmışım, o da genç bir prenses.
Ben: Sen yalnızmı yaşıyosun bu evde kızım?
Z: Evet yalnız yaşıyorum,tek başıma..
Ben: Annen,baban nerdeler peki yavrum..
Z: Ben küçükken öldü onlar!!
Ben: Yaaa çok üzüldüm (hakkaten üzüldüm bi tuhaf hissettim, kelimeler  yıkıcı)
Ölüm ne demek sence peki, annen baban nereye gittiler?
Z: Toprağa gömülüyosun ölünce..
Ben: Peki özlüyomusun onları?
Z: Evet akşamları yıldızlara, aylara bakıyorum onları düşünüyorum..
Kelimelerin insanı  acıttığını biliyordum daha evvel öğrenmiştim ama çaresiz  hissettirebileceğini de anlamış oldum. Kendimi  zayıf hissettim o an, küçücük.



Z: Anne benim boyum çok uzadı, koccaman oldu, babam gibi oldum.
Ben: Baban gibi olman için biraz daha büyümen lazım ama!
Z: Yok büyüdüm, genç bir kız oldum artık ben..




Başka birisi olsan kimin yerine geçmek isterdin?
Z: Elsaa..
Neden?
Z: Elsa çok mutlu.
Peki sen mutlu değilmisin?
Z: Evet mutluyum, bir sıkıntı yok anne.





Zülalin kısa hikayesi..
Anne bana bir hikaye anlat,dur dur ben anlatayım, Kırmızı Başlıklı Kız ile mişka birlikte çiçek topluyorlarmış..aaa karşılarına kim çıkmış?
Çilek kız..
Bir sürü çilek toplamışlar, o da nee kurt, kurt gelmiş ham nam nam mişkanın elini ısırmış, elinden kan  akmış. Koşa koşa büyük ayı gelmiş, mişkayı kucağına almış boyleee. (ellerini göbeğinde birleştirdi)
Koşa koşa eve gitmişler, mişkanın eline yara bandı yapıştırmışlar, mişka iyileşmiş.
....
hadi sende bana aynısını anlat şimdi anne.




Z: Anne mezar ne demek?
İnsanlar veya hayvanlar ölünce toprağa gömülür buna mezar denir..
Z: Anne ölüm nasıl bişey?
Bilmiyorum,uyumak gibi..sonrası güzeldir sanırım.
Z: Ben ölmek istemiyorum anne..
Bende..
birlikte sağlıkla sevgiyle uzun bir ömür yaşayalım istiyorum tatlı kızım.


Uzaylı bi arkadaşın var ve ona mektup yazdın,nasıl yollayacaksın mektubunu?
Z: Balona koyarım, uzaya kadar gider..
:):):)



Zülal ne  kadar güzel, ilkbahar geldi, ağaçlar çiçek açıyor, yapraklar yeşeriyor, böcekler kış uykusundan uyanıyor, ne güzel dimi kızım..
Z: Evet, doğa gerçekleşiyor..




Z: Anne Allah nerde?
Her yerde ve bizi görüyor, çok iyi, merhametli ve güçlü bir varlık.
Z: nasıl görüyor hepimizi?
Biz insanlar gibi değil, bizi görebiliyor, melekleri var, onlarda iyi kapli ve bizim hep iyi olmamızı isteyen melekler. Onlarda bizi izliyor ve bize yardım ediyor.
sessizlik.....



Anne Çin’e gidelimmi??
Anne: Olabilir, ne zaman?



Sen öğretmen olsaydın ne yapardın?
Z: İki tane arkadaşım var yaramaz, onlara bağırırdım.




 Sınıfında kimin öğretmenin olmasını isterdin?
Z: E.’nin olmasını isterdim. Birazda o bağırsın.
JJJJ






Denizde bir balıksın, balıkçı oltasını attı, her an oltaya takılabilirsin, ne yapardın?
Z: Kaçardım..








Gökyüzünde olsaydın, ne olmak isterdin?
Z: Güneş olmak isterdim
Niçin?
Z: Ben güneşi çok seviyorum..




Şu anda en çok yapmak istediğin şey nedir?
Z: Boğuşmak, hadi boğuşalım.

Evde hangi hayvanı beslemek isterdin?
Z: Kedi, adı da poşet olsun..

Seni en çok mutlu eden şey nedir Zülal?
Z: Bu ev..




Pekiiii seni en çok üzen şey nedir?
Z: Oyun oynayamamak..



Dünyayı köpekler yönetecek olsaydı neler olurdu sence?
Z: Her tarafta köpekler olurdu, gezerlerdi etrafta..


Eğer Sinderalladaki prens, cam ayakkabının sahibini ararken ayağı sinderella kadar küçük birisine rastlayıp o kişiyle evlense nolurdu?
Z: Kızın sinderella olmadığını anlar, tekrar arar sinderellayı bulurdu.
Yanlış hesap bağdat tan döner tabi.

Anne uzaylılar ne yer?
Ben: Uzay sebzesi ve uzay meyvesi yavrum..

İki kafan olsaydı neler yapardın?
Z: Her yeri görürdüm.



Dört elin olsaydı neler yapmak isterdin?
Z: Bir elimle oyun oynar, bir elimle yemek yer; bir elimle yüzümü yıkar, diğeriyle de saçımı tarardım.

Ohh tüm işler bitti...



























Yaşlı adam ve deniz




"ne var ki güneşi, yıldızları, ayı öldürmeye kalkmadığımıza iyi ediyoruz. Denizlere çıkıp gerçek kardeşliklerimizi öldürmek yetiyor bize."