Zülal le oturuyoruz böyle ağaçlık yeşillik bir yerde, sohbet ediyoruz küçük küçük devamı gelmeyen konuşmalar.
İleride çok uzun, büyük ve eğik bir ağaç dikkatimi çekti.
'aa zülal ağaca bak koccaman (züzü bu şekilde söylüyor; koccaman)
'evet anne sekoya ağacı gibi'
sekoya mı???
bu da nerden çıktı şimdi, nerden akılda kaldı..
epey önce ağaçlarla ilgili bir öykü kitabı okuyordum. kitabı okurken dünyanın en büyük ağaçlarının sekoya olduğunu ve Amerika da yaşadıklarından söz etmiştim zülale. aklında kalmış, bu beni mutlu etti.
aman çocuğa ne anlatıyorsun öyle ayrıntılı herşeyi diyen kimselere plastik kapak olsun bu durum..
doğru bildiğini yapmaya devam etmeli insan.
dimi..
yaz'dan kalanlara azıcık daha devam..
yine strafor ve sayı sayma
grafon kağıdı ile resim; un ve su karışımı ile kağıda sürülünce farklı bir dokusu oluyor,
plastik poşete su doldurup,kalemleri batırınca suyun akmadığını gördük,
buz tuzla erirmi? tabiki erir, birazda boya tamaaam,
ilk kez tuvale resim yaptı zülal,
batan ve yüzen nesneler deneyi,
canlı ve cansız varlıklar,
yapay krimatografi çiçekleri;gıda boyası,kağıt mendil
ve en son olarak 'yaz mevsimi duyusal masamız' var,
yaz mevsimine ait etkinlik sayfaları,
elcağızlarımla yaptığım oyun hamurları ve duyusal oyunlarımız;
Zülalin maviye boyadığı tuzlarla küçük bir oyun; minik deniz kabuklarını süzgeçle tuzdan eleme,
tuz tepsisi ile çizim çalışması ve el göz koordinasyonu,